Rahmetli annem, arkadaş seçimlerimize, kimlerle arkadaşlık ettiğimize, girdiğimiz çıktığımız ortamlara çok dikkat etmemizi ister, arkadaşlarımızın ailelerini tanır ve hep bir hikaye anlatırdı...
Bir Prens, dağlarda gezerken, eli yüzü üstü başı kir pas içinde çok güzel bir kız görür ve aşık olur. Bu kızla evlenirim, elini yüzü temizletir, en güzel kıyafetleri giydirir bir prenses yaratabilirim diye düşünür. Alır saraya götürür, elini, yüzünü temizletir, en güzel kıyafetleri giydirir, en pahalı takıları taktırır, dış görünüşü ile tam bir prenses yaratır, evlenir.
Fakat prenses akşam yemeklerine gelmez, bir bahane ile yemekleri odasında yemek ister. Prens merak eder ve tam yemek saatinde kapı deliğinden karısını izler. Prenses, yemekleri dört duvara yayar ve sırayla duvarlara gidip, avuç açarak; "Allah rızası için bir parça ekmek" der, yerden ekmeği-yemeği alır yer.
Prens gözlerine inanamaz, biricik karısı, aynı eski yaşantısındaki gibi davranmaktadır, dışı değişse de içi değişmemiştir, değişmeyecektir...
Asalet, kalite, görgü çok farklı bir şey! Sonradan kazanılmıyor!