Kriz Çözme Yöntemimiz...

Türk halkı olarak kriz çözme yöntemimiz tek. Kendimi bildim bileli,  bir sorun olduğu zaman, kendimizi dünyanın en büyük ekonomisine sahip olan ülke gibi görüp, Hangi ülkeyle sorun yaşadıysak, o ülkenin ürünlerini almayıp, "boykot" kampanyası başlatmak istiyoruz.  Bizim ülke olarak en büyük sorunumuz; "düşünme ve muhakeme etme" yeteneğiz, her şeye duygusal yaklaşmamız. Biraz daha soğuk kanlı, biraz daha objectif olamıyoruz. 

Önce bilime, endüstriye, tarıma, üretime dayalı güçlü bir ekonomiye sahip olmamız gerekir. Boykot etmeye çalıştığımız markaları tanımıyoruz, neler yapıyorlar bilmiyoruz. 

Mesela, Boykot çağrısı yapılan, dünyada 190 bine yakın çalışanı, 180 milyar avro geliri, 400'ün üzerinde markası ve Türkiyede 8 fabrikası olan Dünya devi firma ile 8 yıldan fazla bir süre bire bir  çalıştım. Sistemlerini, süreçlerini, iş yapış şekillerini, yöntemlerini, insan kaynaklarını, değerlerini, kurallarını çok iyi bilirim. Neden dünya devi olduklarını da, bizim neden olamadığımızı da...

En basit şekliyle anlatılırsa;

Oralarda sistem mükemmel kurulur, mükemmel işler. Sıfır sorun, sıfır hatadır. Değer yargıları vardır, etik kuralları, procesürleri. Günlük yaşamazlar, planlıdırlar. A, B, C planları vardır. Applied Calculus- matematikte, "İf" vardır "Assume that" yani "eğer" ve "tahmin et", bu yöntem ile planlarını yaparlar. Planlarda yapma oranı binde 2'dir. Sözel değil verilerle hareket ederler, verileri çok iyi analiz ederler, istatistik birimleri vardır. Öngörüleri vardır. RD'ye yatırım yaparlar, yeni ürün, yeni process geliştirir, teknolojiyi yenilerler. İnsan kaynağı değerlerdir, en büyük yatırımı insana yaparlar. Sistemi insanların kullandığının farkındalardır. 

Biz, "dediydi", "yaptıydı", "ettiydi", "olur böyle şeyler", ile uğraşır, daha iş hayatı ile özel hayatı ayıramazken, büyüklük komplekslerimiz, kişisel kaprislerimiz, özgül ağırlığımızla boğuşurken, kurumsallaşmayı iki antetli kağıt bir kartvisit, 3 zarf sanarken, hala daha Kemal Sunal filmlerindeki  gibi, insan kaynağını muhasebeye yönlendirirken, marka ne demek anlamamışken, satıl ve pazarlama aradındaki farkı bile kavrayamamışken, en basit yöntem "toplam kalitenin" ne olduğunu bile anlamamışken, onlar bizden onlarca değil yüzlerce yıl ilerdeler.

Eğer bir şeyi protesto etmek istiyorsak, kendimizden ve iş yapış şekillerimizden  başlayalım..

Hülya Çakıcı Hacıoğlu

Kalemim mutlu, kalemim umutlu, gözlerim buğulu, gözlerim ışıltılı, kalbim mutluluk dolu... İçimde vefaya, güzele, iyiliğe, dostluğa karşı ümitler...

Yeni Normal Dönemde Pazarlama, İletişim ve Sosyal Marka
hulyahacioglu@hulyahacioglu.com.tr



2024 © Hülya Çakıcı Hacıoğlu