Sosyal medyanın hayatımızın bir parçası olması ile birlikte "kurumsal iletişim krizleri" de artmaya başladı. Hemen hemen her hafta yeni bir olaya tanıklık ediyor, yaşanan iletişim sorunuyla birlikte kurumların ve/ veya markaların zor durumda kalmasını, kurum içi ve kurum dışı "Kurumsal İtibar" zedelenmesini izliyoruz. 
Henüz "Kurumsal İletişim", "Kurumsal İtibar" "Marka İtibarı" ve "Kurumsal İletişim Yönetimi", "Kurumsal İtibar Yönetimi" ve "Marka İtibarı Yönetimi" kavramları tam olarak oturmamışken, "Sosyal Medya Üzerinden Kurumsal İtibarın Yönetimi" kavramının da ayrı bir başlık olarak hayatımıza, kurum ve kurum kültürümüze hızlı bir şekilde girmesi gerektiğine inancım arttı. 
Kurumsal İtibar "güven" dir. 
Bir kuruma, kurumun kalitesine ve markasına olan güven, kurumların can damarıdır. Güven var olduğu sürece, hedef kitle-toplum, o kuruma her ortamda yaşanan ya da yaşanacak tüm krizler dahil, sahip çıkacak, yanında olacak, destekleyecektir. Bir kurum ya da marka açısından bunun adı “itibar”dır bir başka değişle "Kurumsal İtibar"dır.Kurumsal İtibar ise kurumlar ve sahip oldukları markalar için hayati önem taşımaktadır.
Kurumsal İtibarın oluşturulması, korunması ve yönetilmesiyle, kısaca kurum ve kuruluşların kurum içi ve kurum dışı itibarını doğrudan etkileyen konularla Kurumsal İletişim departmanları ilgilenir. Bu nedenledir ki, geleneksel Halkla İlişkiler kavramı yerini "Stratejik İletişim Yönetimi" ne bırakmış, Kurumsal İletişim, kurumun iletişim alanlarının stratejik yöntemlerle yönetildiği bir disiplin haline gelmiştir.