Yine sardunyalara karşı tarifsiz çile dolduran geride kalmış yıllar,
Mana yoksunu öksüz yetim duygular,
Gönül dolusu betimlemeler,
Çınlayan namelere dönüşen çıkmaz sokaklar,
Firar eden huzur, sükûn, kaç kez gitme kalma arası gel-gitler…
Eskiye özlem duyan sararmış solmuş anlamsız duygular…
Anlaşılamamanın vermiş olduğu yorgunluk küskünlükler,
Yine yetim, yine öksüz, ince ruhu düşünceyi körelten,
Ruhsuz, renksiz, özensiz kaba insanlar…
Sabır taşı ant olsun bu seni son anışım,
Son tükenişim, son seslenişim, son şansın
Ant olsun lal olur dilim…
Ah ah eskiyen yıllar şair edersiniz siz, sizi yaşayanları, binlerce, yüzlerce sorunlar ne yana dönsem Kerbela, ne yana dönsem çile. Ne zaman dolacak sen söyle güzel sesli bülbül, nazlı edalı sonbahar, çisil çisil yağmurlar…
Sahi sahipleri vardı değil mi kırık kalplerin yıkık gönüllerin sen söyle ahu gözlü yar…
Ey kırık kalplerin ve mahzun gönüllerin yanında olan Rabbim… Tut kalplerimizden tut ki isyan etmeyelim sabredelim… Hep kendimiz olalım kendimiz kalalım…
Dualarımda samimiyet var, içtenlik var, kötülüklerin arasında kalmak en büyük cezaymış bunu söylemek kolay yaşamak ayrı zulümmüş…
İçimden gelmiyor elimden gelmiyor başka türlüsü, sitem etmek istemiyorum isyan etmek hiç istemiyorum… Sabır diyorum…
İşte böyle geçti bir yıl…
Ben özeleştirimi içsel yolculuğumu yaptım dünyada yaşananlara dair önsözde…
Fakat son sözüm bu olmayacak elbette…
Sevgi diyeceğim, sıcacık içimizi ısıtan güneşlere eş, dünyalara eş her şeyin esası mayası, her şeyin başı diyeceğim bıkıp usanmadan sevgi diyeceğim, ardından saygı gelecek güler yüzlü mahcup genç bir kız edasıyla…
Ardından merhamet diyeceğim okyanusları yola çeviren, canavarı masum eden, merhamet diyeceğim duyguların anası, iyiliğin aklımıza gelen tüm güzelliklerin anası…
Hemen ardından vicdan diyeceğim, kalp diyeceğim gönül diyeceğim, gönül gözü açık, kalp gözü açık nadide mükemmel insanlara geleceğim… Onlar iyi ki varlar, var olsunlar çok olsunlar diyeceğim…
Gönül insanı diyeceğim, üç günlük dünyaya, süsüne varlığına aldırmayan ebediyete ve nereye varacağını bilen, sözü sohbeti dinlenir, oturup kalkmasını bilen, en önemlisi kara karıncanın hakkını alacağı günü bilen bunu özümsemiş vakur, bir o kadar da vicdanlı merhametli insanlar, siz iyi ki varsınız dünyayı yaşanır kılıyorsunuz… Sayınız artsın artsın hep artsın…
Çok sevdiğim bir öyküyü burada anlatmadan geçemeyeceğim…
Bir iş adamı okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan sade sakin kendi halinde birisine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş denizyıldızlarını denize attığını fark eder ve;
– “Niçin bu denizyıldızlarını denize atıyorsun ?” diye sorar.
Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi, “Yaşamaları İçin” yanıtını verince, adama şaşkınlıkla:
– “İyi ama burada binlerce denizyıldızı var. Hepsini atmanıza imkân yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki ?” der.
Yerden bir denizyıldızı daha alıp denize atan kişi,
– “Bak Onun İçin Çok Şey Değişti,” karşılığını verir.
Öyküde ki gibi cennetin melekleri, elimden ne gelir ki demeden, yaşam sunan insanlar iyi ki varsınız…
‘’Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve Geçmişte kaç kere küle döndüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla’’ demiş Hz. Mevlana…
‘’Yaratılanı Sev Yaratandan Ötürü’’ Yunus Emre…
Sevgi, hoşgörü ve umut ikliminin sultanları söz ustaları sizler de iyi ki varsınız, dünya döndükçe var olmaya devam edeceksiniz… Aydınlatacak, ışık saçacaksınız…
Yüreğimizdeki sevginin artması, artan bu sevginin dünyayı sarması, iyilik ve merhamete dönüşmesi dileklerimle yeni yıl kutlu ve mutlu olsun…
Saygı ve Sevgilerimle,