Kutsal dergâhlardan biri; bilgeleri bulabilmek adına gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan “ruhların bir’’ olmasıydı. Günlerden bir gün dergâhın kapısına bir yabancı, piri fani geldi. Öylece kapıda durdu ve bekledi. Sezgisel buluşmaya inanılan bu yerde kapı zili, kapı tokmağı türünden alışılmış haber verme araçları bulunmuyordu…
Bir süre sonra kapı açılıverdi. Bilge ilgi ile konuğa baktı baktı… Belli ki konuk dergâha girmek ve burada kalmak istiyordu. Yüreğindeki sevgi yükü gözünden kaçmamıştı. Fakat emin olmalıydı yüce bilge… Küçük bir sınavın kimseye zararı olmazdı. Bilge içeri girdi. Bir süre sonra nazik bir eda ile elinde ağzına kadar su dolu bir kapla geri döndü ve kabı yabancıya uzattı. Bu yeni birini kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti.
Konuk kararlıydı, dergâhın bahçesine doğru ağır ağır ilerledi… Kıpkırmızı gül yaprakları ile döndü zarif bir hareketle su dolu kabın içine bırakıverdi. Gül yaprakları suyun üzerinde nazlı nazlı süzülüyordu. Suyu taşırmak şöyle dursun renk katmıştı. Bilge saygıyla eğildi ve zarif ileri görüşlü gizemli konuğu içeri aldı.
Suyu taşırmayan nazlı gül yapraklarına her zaman yer vardı. Bu sevgiydi, sevgi seliydi ve sevgiye her zaman, her yerde, yer bulunurdu… Ancak sevgiyle “ruhlar birlik beraberlik içinde’’ olabilirdi… Sevgi ile kalpler mutmain olurdu…
Amatör ruhla, profesyonel ekiple ve bitmez tükenmez sevgilerle uzatıyoruz ellerimizi, yüreğimizi… Ruhlar buluşması diyoruz, sevgi kaynaşması diyoruz…
Kararlıyız, azimliyiz… İsteklerimiz belli, niyetlerimiz halis, hedefimiz ileri hep ileri…
Daha birlikte yürünecek yollarımız, aşılacak dağlarımız var…
Birlikte atan kalplerimiz var…
Sürprizlerimiz,
Kutlayacak özel günlerimiz, buluşacak bayramlarımız var…
Çisil çisil yağan bahar yağmurları altında pırıl pırıl yaz güneşleri ile yazacak
Habere hayat, hayata haber verecek
Sevgilerimiz var…
Bize inanan, bizimle “ruh birliği’’ yapan yönetici ve ekip arkadaşlarıma, siz değerli okuyucularımıza sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum…
Hep birlikte nice nice yıllara…