Ölümsüz olanlar, baki kalanlar, bu gök kubbede adı anılanlar hep gönül sultanları, gönül ehli olanlar, gönül kazananlardır. Şöyle bir düşünelim… Gözlerimizi kapatalım… Arkamıza yaslanalım… Kısacık sayılabilecek hayatımızda neler yaşandı neler? Kimler geldi kimler geçti ne çok insanla yolumuz kesişti; ilk aşkımız, sırdaşımız yarenimiz, okulumuz, komşularımız, akrabalarımız, iş arkadaşlarımız… Peki hepsini hatırlayabildik mi? Yoksa arada güzel simalar, gülümsemeler, zor günümüzde mutlu günümüzde yanımızda olanlarımı hatırladık? Yorumsuz…
Hiçbirimiz dünyada kalıcı değiliz, burada konaklayıp göçeceği,z emir hak vaki olduğunda gideceğiz… Öyle ise neden kırılmalar, darılmalar küsmeler? İncitmeler neden? Bunların yerine; birbirimize yıldızlardan ışık saçsak, dualar eklesek aminler dizsek yollara, güzel olmaz mıydı? Terütaze duygular beslesek, umutlar assak gül dallarına, güvercinler yollasak yükü barış olan, sevgi olan vefa olan, geriye dönsek komşu arkadaş yaren dostluk adına eskide kalmış özlenen gözlenen duygulara, tekrar gelsek günümüze taşısak iyi olmaz mıydı? Kaybetmesek akrabayı, eşi dostu bir hiç uğruna… Maddi çıkarlar uğruna yakmasak köprüleri, dereden tepeden yarenimi özledim çocukluğumdan gelen…
Bağırıyorum sesim duyulmuyor,
Oyalı mendiller var etrafımda
Üşüyorum çok üşüyorum
Sonsuzluğa açılan kapıların eşiğindeyim…
Bembeyaz güvercin kanat çırpıyor masmavi göklere
Ruhum serbest şimdi
Kar beyazın esiriyim
Hiç acı duymuyorum
Ağlamalar inlemeler nafile…
Hasret yakamıyor içimi
Hüzün, elem, keder çok uzaklarda şimdi
Sadece boşluk hissi
Kocaman hiçlik…
Üşüyorum belirsizlik gölgesinde…
Bu ne Allah’ım, bu seromoni kimin için,
Yoksa ölen ben miyim?
Ne çok masumlar etrafımdakiler
Boşuna mı ürkmüşüm yıllar yılı…
Şimdi mi gerçek dünyadayım,
Bitti mi her şey geride mi kaldı
Biri sırat köprüsü mü dedi?
Berzah alemde miyim?
Neyse ki rüyaymış, daha yaşanacak günler, bir nefeslik saltanatım varmış… Yine koşacağım belirsizlikler içinde, yine yürüyeceğim yağmurlar altında… Daha çok mutlu olup, daha az kırarak daha az kırılarak, daha çok çalışarak, daha çok başararak daha çok mutlu olarak… Bayrağı daha yükseklere ileriye hep ileriye taşıyarak…
Ölümsüz olmak ebediyete kadar adının yaşaması ilim ehli, ilimle meşgul olmakla “Ya öğreten ya da öğrenen olmayı” yaşamın temel amacı haline getirmekle ile, sevgi ile, vermek ile, üretmek ile mümkün olur.
Fani bedenlerimiz mukadder olan ölüme mahkumken biz eserlerimizle ölümsüzlüğe doğru kanat çırpıyoruz… Grubumuzda 30 yılı aşkın bir süredir üreterek, severek, bir birimizin nefes alış verişlerini hissederek, el ele, ekipçe mutluluk kanatları takarak koşuyor, üretiyor ve tüm yorgunluğumuzu unutuyoruz. Hep daha iyi daha güzel işler yapmak adına, çalışıyor, çalışıyor çalışıyoruz… Nisan ayında 2 büyük mutluluğu bir arada yaşıyoruz. Türkiye’nin en büyük 2. alüminyum kablo fabrikasını gururla açıyoruz…
'Farkındamısınız bilmem…
Hayat budur zaten
Anlar, sadece anlar" demiş şair ölürken…
Anlar…insanın hayatında belki de bir daha hiç gelmeyecek yaşanmayacak ama unutulmayacak kadar güzel anlar vardır, hayali bile mutlu eden anlar… Hiç bitmesini istemediğimiz anlar… Biz bu anları 4 yıldır sevgiyle, saygıyla, dostlukla, başarıyla biriktiriyoruz… HaberHayat Dergimizinde 4. Yılını kutluyoruz…
Daha çok ‘anlar’ı yaşarak nice 4 yıllara… nice 30 yıllara hep birlikte….