Anne; ne sihirli ne gizemli ne çok anlam yüklüsün, herkes için sıcak ve sevecensin özelsin… Anne dedikten sonra gerisini anlatmaya gerek var mı? İlk aşk ilk sevgi ilk insansın her çocuk için. Çok kıymetlisin nadidesin bir taneciksin anne…
Dünyaya gelmesi yakın olan miniminicik isimsiz bir bebek Rabbine sormuş bir gün;
Allah’ım beni dünyaya yollayacağın söyleniyor, ben miniciğim, küçüğüm güçsüzüm, nasıl yaşarım oralarda, oraları bilmiyorum tanımıyorum ne yaparım?
Meleklerden bir melek seçtim senin için, seni bekliyor heyecanla, hem seni koruyacak ninniler söyleyecek, dizlerinde sallayacak, kolları ile saracak, sıcacık dudakları ile öpecek, gülümseyecek muhteşem ve sonsuz gülümsemesiyle, sen onun sevgisini, şevkatini hissedecek mutlu olacaksın.
Peki ben dillerini bilmiyorum nasıl anlayacağım?
Dünyada duyabileceğin en güzel en tatlı sözcükleri billur gibi sesten dinleyeceksin, dikkatle sevgiyle özenle öğretecek sana dilllerini…
Ben seni özlersem ne yapacağım peki?
Sana el açıp dua etmeyi öğretecek o eşsiz güzeller güzeli melek. Bana ulaşmayı öğretecek.
Dünyada kötüler olduğunu işittim,
O melek seni saracak sarmalayacak kendi hayatını hiçe sayarak koruyacak.
Gitmek üzere olduğunu anlar isimsiz minicik bebek son bir hamle ile ben onun adını
bilmiyorum ona ne diyeceğim?
‘’Anne’’ diyeceksin ona ‘’Anne’’ demen yeterli…
Bu öykü dilden dile anlatılır annem...
Anneler ölümsüz olsa denir zaman zaman, ölümsüz olsa…Anneler ölümsüz değil mi ki çocuklarının kalbinde yaşarken, hikayeleri dilden dile nesilden nesile, gönülden gönüle akarken…
Özgürlüğü, kuğu boynuna esaret zincirini takmamayı senden öğrendi anne cümle alem, senden örnek aldı dost ve düşman, ya esaret ya sürgün dediler sana anneannem, babaannem büyükannem…Savrulurken dünyaya nar taneleri gibi, akrabadan eşten dosttan yardan anadan babadan ayrılırken…Evlatlarını, zümrüt gözlü, incecik belli zarif bilekli çocuklarını Karadeniz’in azgın sularından uğurlarken ahirete, ne çok metindin. Kan ağlarken gönlün, kızılcık şerbeti içtim dercesine bakarken çimenyeşili gözlerinle, dimdik, gururla umursamaz bir eda ile dönüp giderken, bilinmez bir hayata yürürken tek başına ne zordu annelik senin için büyükannem ne zordu… Yılmadın yıkılmadın insanlığı, zerafeti, asaleti, cesareti, dünyaya geliş ve gidiş edebini öğrettin örnek oldun hala örneksin sen annem…
Nene Hatun Karafatma, Emir Ayşe, Adile Onbaşı, Nazife Kadın, Halide Onbaşı, Şerife Bacı, Halime Çavuş minnettarız size daha nice isimsiz kahraman anneler… Annem.. Size can borçluyuz yetmedi vatan borçluyuz. Hayat borçluyuz insanlık borçluyuz.
Ne çok borcumuz var anneler annem size…..Ne çok borcumuz var…
Dünya kaynarken için için, ezilirken nice canlar; Afganistan, Suriye, Filistin, Çeçenistan, Mısır, Arakan Burma, Doğu Türkistan, Kırım, Kerkük, Moro, Patani ne zordur anne olmak annem. Ne zordur fidanları gözbebeklerini zulum ve işgal altında silahlarla, bombalarla ebedi aleme uğurlamak. Ne zordur gözlerinin önünde eriyen canları cananları görmek. Ne zordur.
Ne zordur vatan görevine evladını gönderip, soğuk mezar taşlarında kokusunu aramak ne zordur… İmtihanlar sınavlar ne zordur.
Dilerim;
Dünya ve ahiret sizin için cennet bahçesi olsun.
Ayaklarınızın altında olduğu söylenen cennet size bahşolsun
Siz evlatlarınızı almadan gitmezsiniz cennete de…Biliyorum…
Mahşerde de yüzünüz apak olsun…
Dilerim;
Anneler; şehitler evliyalar sınıfında anılsın
Dilerim;
Evlatlarınız yüzünüzü karartmasın…Size ve Yaradan’a layık evlatlar olsun…
Dualarımız sizinle…
Anneler günümüz kutlu olsun…
Saygı ve Sevgilerimle,
Ben annemi ufuktaki ezan sesleri ile hatırlarım. Ezandan sonra yüzümdeki bir nefes ile en temizinden dua dolu bir nefes ile...
Nur içinde yat canım annem…